Sevim Balkan
1990 yılında İstanbul’da doğdu. Boşnak olan annesi Makedonya (Titoveles), babası ise Kosova (Peec-Peja-İpek) doğumludur. Müziğe olan ilgisi yedi yaşında bağlama ve şan dersleri ile başladı. On üç yaşına kadar sanatçı, eğitimci, besteci “Yudum Hanım” dan özel dersler aldı. Devamında İstanbul Güzel Sanatlar Lisesi Müzik Bölümünü bitirdi. On yedi yaşında Afyon Kocatepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı THM Bölümü Ses Eğitimi Bölümünü kazandı. Yine küçük yaşlardan itibaren aileden öğrenmiş olduğu Boşnakça sayesinde diğer Balkan dilleri olan Makedonca, Arnavutça, Bulgarca, Pomakça, Rumca dillerindeki halk şarkıları ve popüler şarkılarla da ilgilenerek bu dillerdeki repertuvarını da geliştirdi.
Rumeli türkülerinin yanı sıra, “Balkan” soyadını taşıyıp müzikal anlamda soyadının hakkını verme konusunda idealist olduğunu ifade eden Balkan, bu uğurda çok çaba harcadığını, aynı heyecanla çalışmalarını sürdürdüğünü, yaptığı çalışmalarından, işindeki titizliğinden rahatlıkla anlamak mümkün.
2011 yılında Türkiye genelinde Konservatuvarlar düzeyindeki öğrenciler arasında yapılan yarışmada “Şefo’nun evi kaleye karşi” adlı türkü ile Türkiye ikincisi oldu. Yurt içinde ve dışında özellikle Rumeli/Balkan kültürel etkinliklerinde bu müziği arzu ve başarılı şekilde temsil etmekte olan Balkan, “Sevim Balkan ile Balkanlardan Bir Nefes” adlı programı uzun süre ile Rumeli TV Kanalında hazırlayıp sundu.
Zaman-zaman kendi müzik gurubu dışında tanınmış Balkan müzik toplulukları ile de ortak programlar yapmaktadır. Bu çalışmalarından dolayı bir çok ödüle layık görüldü.
Halen İstanbul’daki resmi öğretmenlik görevinin yanında müzik, sahne ve televizyon program çalışmalarını sürdürmektedir.
kaynak : http://www.turku.com.tr/sevim-balkan-kimdir/
- Published in En İyi Rumeli Müziği Yapan Sanatçı
Serhat Nişli
- Published in En İyi Rumeli Müziği Yapan Sanatçı
Rumelili Semih
- Published in En İyi Rumeli Müziği Yapan Sanatçı
Rumelili Doğan
- Published in En İyi Rumeli Müziği Yapan Sanatçı
Cenk Bosnalı
6 Mart 1968’de İzmir’de doğdum. İlk orta lise ve üniversiteyi İzmir’de okudum. Müzikle ilgili herhangi bir bölüm okumadım, felsefe bölümü mezunuyum aslında. Anne tarafım Bosnalı… 3 yaşımda ilk akordeonumu edindim ve bu akordeon Yugoslavya’dan geldi bana. Yavaşça özel derslerle müziğe başladım, ondan sonra da müziğe başlayan adam bir daha da vazgeçemiyor, başka iş de yapamıyor. Ailem çok istedi kendi bölümümle ilgili öğretmenlik veya başka bir iş yapmamı, denedim ama olmadı. Annem sebep oldu müzikle ilgili özel ders almama, o yüzden anneme de dedim ki bunları sen ektin benim içime. Dayım anneme Bosna Hersek’te iken müzik yapması için akordeon hediye etmiş, tabii dedem “kız çocuğu müzisyen olur mu” diyerek izin vermemiş ve satmış akordeonu. Annem çalamayınca da o arzusunu bana doğru yönlendirdi. Ben de öyle ufak ufak akordeon çalmaya başladım. Üniversite yıllarında grup kurduk, özgün ve pop müzik yapamaya başladık. Bu arada da Yeni Türkü’den çok etkilendik. Onlara çok özenirdik ve ondan sonra da pop orkestrası kurduk ve o orkestrayla düğünlerde, toplantılarda ve konserlerde beraber çaldık ve hala çalıyoruz. Yaş ilerlemeye başlayınca pop müziğiyle kalıcılığın olmadığını anladık ve başka arayışlara başladık ve kendi öz müziğimizi, yani Sevdalinkaları yapmak üzere 2005 yılında grup kurduk ve Cenk Bosnalı & Bosna Ekspres ismindeki grupla Sevdalinka şarkılarını söylemeye başladık. 2009 yılında da Türkiye’de olan Sevdalinkalardan oluşan ilk Boşnakça yayınlanmış albümü çıkardık. Bazı festivallerde yar aldım, ama benim hayatımda ve müzik kariyerimde en önemli şeylerden biri de, bu yıl 8 -9 Mart tarihinde Hanka Paldum’la şarkı söylemekti.
Şu ana kadar kaç albümünüz oldu, gelecek albümde Rumeli Türkülerine yer verecek misiniz?
2009 yılında bir albüm çıktı. Şimdi ikinci albümü bitirdik Bulgaristan’da kaydını yaptık ve Temmuz ayında satışa çıkacak. Ardından üçüncü albüme yine Bulgaristan’da başlayacağız, ancak bu albümde Rumeli Türküleri olacak. Benim hayalim buydu zaten, iki Sevdelinka albümü çıkartıp raflara koymak, ardından Rumeli Türküleriyle ilgili daha güncel bir mantıkla o eski şarkıları seslendirmek. Nasipse hemen bu işe başlayacağız.
Sevdalinka şarkılarıyla Türkiye’deki hedef kitleniz nedir, sadece Boşnaklar mı dinliyor?
Hangi televizyon programına çıkarsak çıkalım ben her zaman aynı şeyi söylüyorum. Ben Sevdalinka söylerken sadece Boşnaklara müzik yapmak istemiyorum. Çünkü Sevdalinka, Osmanlıya dayanan bir müzik türüdür. Mehteran ve makamsal müzikten çok etkilenmiştir Sevdalinka ve Boşnaklar Türklerden öğrenmiş bu müzik türünü. O yüzden bu müziğe ilgi duyan herkese söylemeyi seviyorum. Ancak Sevdalinka müzik türünün şöyle bir handikapı var, herkes dinlemez bu müziği. Dolayısıyla bu müzik üzerine konserler vermek, bu müziği yaşatmak zor bir şey. Bu yüzden Türkiye’de şöyle yapıyorum. Boşnakça, Makedonca ve ardından Rumeli türküleri seslendiriyorum. Konserin ortasında dinleyici sıkıldığı anda hemen Rumeli Türkülerine geçiyoruz ve dinleyici tazeleniyor hemen. Dolayısıyla bizim hedef kitlemiz tüm Balkan göçmenleridir. Bizi dinlemek isteyen herkese kapımız açık.
Bundan sonra Cenk Bosnalı’yı Balkanlarda daha sıklıkla görecek miyiz?
Açık söyleyeyim, hayalim oydu benim. Bu da bu sene olmaya başladı gibi. Hanka Paldum’la Bosna’da iki konserimiz vardı, bir ay önce de Karadağ- Podgorica’da iki konser verdim. Bugün de Prizren’deyim, tabii bunun bu şekilde devam etmesini isterim, inşallah böyle devam eder. Buralarda olmaya bayılıyorum.
Daha önce de bahsettiniz gibi üniversite yıllarınızda Yeni Türkü grubundan çok etkilenmişsiniz. Sanırım her müzisyenin bu tür hayali vardır. Sizin de mesela Derya Köroğlu’yla bir gün düet yapmak gibi bir hayaliniz var mı?
Kendimi övmek istemem ama, hani insanın kalbi temiz olunca oluyor galiba. Benim kalbim temiz diyemem ama mesela Hanka Paldum’la istiyordum birlikte Sevdalinkaları söylemeyi, çünkü o Sevdalinkaların kraliçesi. E Allah da nasip etti kendisiyle konsere çıktık. Derya Köroğlu’yla da keşke olsa öyle bir şey, Rumeli Türkülerini beraber çalıp söylesek, çok güzel olurdu. Onlar çok değerli insanlar, umarım biz de onların ulaşmış olduğu noktanın yarısına ulaşırız.
Bu akşam Prizren’de konser vereceksiniz ve gündüz Prizren’i gezme fırsatını buldunuz. Prizren’i nasıl buldunuz?
Ben Bulgaristan göçmeni bir bayanla evliyim ve ilk olarak Bulgaristan’a gitmiştim. Burada olduğu gibi orada da yabancılık çekmemiştim. Balkanların her yeri birbirine benziyor. Prizren’e ilk kez geliyorum, ama ilk kez gelmiş gibi hissetmiyorum kendimi. Sanki doğup büyüdüğüm bir şehre gelmiş gibiyim. Tabi Türkçe konuşuluyor olması, kendi dilimi duymak da bir rahatlık veriyor. İnsanlarla kolay anlaşabiliyorsunuz. Benim tabi avantajım var Boşnakça biliyorum, bu yüzden Bulgaristan’a da gitsem Makedonya’ya da gitsem yabancılık çekmiyorum. Burada, Saray Bosna havasını gördüm. Burası çok barışçıl bir kent, dinginlik var kentte. Kiminle konuşsam herkes aynı şeyi söylüyor, biz Arnavutlar, Türkler, Boşnaklar hep beraber barış içinde birlikte yaşıyoruz diyor. Ben çok sevdim Prizren’i, umarım daha sık geliriz.
Bu akşam konseriniz var, konsere gelecek olan dinleyicilere bir mesajınız var mı?
Bu akşam uluslararası bir orkestrayla Rumeli Türkülerini söyleyeceğiz, tamamen Türkçe bir repertuar yaptık. İlk kez bu orkestrayla Prizren’de bir araya geliyoruz. Değişik ve güzel şeyler olacak bu akşam diye tahmin ediyorum. Tabi herkesi bekleriz. Bu iş kalabalıkla, insanlarla güzelleşiyor.
- Published in En İyi Rumeli Müziği Yapan Sanatçı